Bu da İsmet... Ankara'da almıştım, henüz 2 aylıktı. Gözüm gibi baktım, oynadım, ilk kez omzuma konduğunda final çalışıyordum, güneşe çıkarınca ötüyordu, kafeste fır dönüyordu.
İsmet sessiz sakin bir kuştu, henüz yavruydu, pek ötmezdi bir de, aynanın yanında öyle beklerdi. Çok güzel uçuyordu ama, Hollanda-Çek melez ırkındandı. Normalde yavru
muhabbet kuşları salınca duvara vururlar, bazıları arı gibi kanat çırpar, pek de uzun süre uçamazlar ama İsmet süper uçuyordu.
Geçen hafta sınavlar dolayısıyla bir sürü arkadaş vardı. Sonra biri sabah bunun olduğu odanın camını açınca üşüttü hayvancağız
.gif)
Ben bile üşüdüm uyandım, bir baktım İsmet titriyor. İki gün sonra da öldü
Son resim İsmet ölmeden on beş - yirmi dakika önce çekildi. Yaşasaydı ertesi sabah aldığım yere götürecektim oradaki kuşlarla dursun diye, ömrü yetmedi, gömdük
Not: İsmet "günahsız, masum" demek. Arapça bilen bir arkadaşa sorduyduk, o demişti. Tam ismi de "İsmet Çebi"ydi, Uykusuz'da Umut Sarıkaya'nın bir yazısından esinlenmiştik.